Nazife Şişman

‘Yeni Erkek’: ‘Hegemonik’ten Kırılganlığa Uzanan Çelişkili Yol

  Kadına karşı şiddeti engellemeye dönük bir çalışmanın tanıtım toplantısındayız. Açılış konuşmasını yapan bir yetkili, bütün erkekler adına utancını dile getiriyor ve özür diliyor, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu salondan. İstatistiklerle vehameti gözler önüne serilen şiddeti uygulayan cinse mensup olmanın “sorumluluğu”nu taşıması sebebiyle alkış da alıyor katılımcılardan. Benden başka şaşıran yok bu

ŞEYTAN AVM’NİN NERESİNDE? 

  Alış veriş her zaman için bir sorun, bir yük oldu benim için. Bu yüzden çocuklarım büyüyüp kendi alışverişlerini yapsalar diye bekledim yıllarca. Bu kısmen gerçekleşti. Ama sadece bu işleri yapacak bir asistan tutmak gibi bizim sınıfımızdakiler için hem madden hem de görgü gereği pek mümkün olmayacak hayallere kapılacak kadar

İslam Hukukunda Kadın, Aile ve Toplumsal Cinsiyet

Üniversite yıllarım iki paralel gelişmenin siyasi ve düşünsel etkisi altında geçti. Bir taraftan ikinci dalga feminist hareket, Türkiye’de darbe sonrası siyaset yasaklarının etki etmediği tek grup olarak yankı buluyor; kadın özgürlüğü ve kadınların kurtuluşuna dair söylem ve eylemleriyle hem akademinin hem de medyanın gündeminde yer alıyordu. Diğer taraftan Türkiye toplumu

Mega-kentte Ramazan nostaljisi

Bir kaç haftadır sabrediyorum. Her Ramazan “sakız orucu bozar mı?” gibi sorularla temcit pilavına dönen ve Ramazanın maneviyatını sulandıran koroya yeni bir ses ilave etmiş olur muyum endişesiyle. Bir başka endişem daha var. Yeryüzü iftarları dindarlarla ateistleri ve liberalleri buluşturduğu için sevinen gençler bir tarafta. Taksim’e, Çamlıca’ya cami yapılması tartışmalarının

‘Kürt Selahaddin’ kime ait?

Günümüzde bütün çatışmalara rengini veren kültür ve kimlik. Bir önceki yüzyılda bu renk ekonomi-politikti. Bugünse kültürel haklar ve kimlik mücadeleleri çoğu zaman siyasetin ve ekonominin üzerini örten bir perde gibi işlev görüyor. Mesela Avrupa’da göçmen politikaları ve işsizlikten doğan çatışmalar, “peçe” ve “minare” yasağı üzerinden, yani kültür ve kimlik üzerinden

Batılı beyaz kadının hidayeti, “eski” Müslümanları neden mutlu eder?

Yıllar önceydi. Alman gelinler mühtedi kategorisinde değerlendirilmediği halde, sinema filmi yapan genç bir delikanlının beraberinde getirdiği okumuş Alman kızının herkesin ilgi odağı olması ve onun tercümanlığını yapmak zorunda kalmam canımı sıkmıştı. Çevremdekilerin bir aşk hikayesinden ihtida hikayesi devşirmeye çalışmaları, gururumu incitiyordu. Belli ki yağız Türk delikanlısına vurulmuştu bu Alman kız;

AVRUPA TUVALİNE YANSIYAN “MÜSLÜMAN KADIN”

Nazife Şişman İsviçre’deki minare yasağı kampanyası, “İslam’ın kadınları ezdiği” klişesi üzerinden de maya tuttu. Referandum kampanyasında kullanılan posterlerden birinde İsviçre bayrağını delip geçen minarelerin yanında sadece öfkeli bakışlarını görebildiğimiz çarşaflı ve peçeli bir kadın yer alıyordu. Bu poster hedeflenen etkiyi yapmış olmalı ki The Sunday Times’in haberine göre, Bern yakınlarında

“Hacda Las Vegas tecrübesi”

Kabe

Mekke’de Mescid-i Haram çevresinde, Kâbe’yi neredeyse bir nokta hâlinde bırakacak büyüklükte oteller inşa ediliyor. İsimleri burç, kule… 2017 yılında bir yenisi ilave olacak bu otellere: Ebrac Kudai. Tanıtım filminde, 12 kulesi, 45 katı ve 10 bin odası, 70 restoranı, müşterilerin otele ulaşım “sorunu” yaşamamaları için tasarlanan 4 helikopter pistiyle dünyanın

21. yüzyılda genç olmak

Orson Welles’in şarkısındaki “Ben genç olmak nedir biliyorum, ama sen yaşlı olmak nedir bilmezsin” sözleri, insanın artık geleceğe değil de daha ziyade geçmişe bakmaya başladığı yaşlardakiler için teskin edici ifadeler. Hem kendini hem de genç muhatabını bilme iddiası taşıyor çünkü. Ama gerçekten doğru mu? Genç olmanın ne olduğunu, daha doğrusu